Eser Sıra Numarası: 200214eser05
UFUKLAR AYDINLIK(!)
Ufuklarda hep aydınlıkların olmasını temenni ederiz.
Lakin, bunun için pek bir çaba göstermeyiz. Gelecek denen zaman dilimine adım
attıkça ilerlemek gerekliyken, hep geriye gideriz. Attığımız adımlarda ne gibi
yanlışlar var acaba? Yoksa adımlarımızın yanlışlığından değil de, zemindeki
sorunlardan dolayı mı, adımlarımızın bizi geriye götürüşü? Evet! Öyle olmalı,
yoksa nasıl açıklanır ki değer verdiğimiz birçok olgunun bu denli basitleşmesi.
Basitleşiyor
evet, gün geçtikçe ilişkilerimizde, duyarlılık gösterdiğimiz pek çok konuda,
edebiyatta, felsefede bu basitliği hissediyoruz. Bunun nedeni ne diye
düşündüğümde –yani şu zemindeki sorun- “aşırı teknoloji” gibi bir tanımdan
başka bir şey gelmiyor aklıma. Teknolojide “geleceğe dönük” diye atılan her
adım gelecekteki ışığın bize biraz daha sırtını dönmesine neden oluyor aslında.
Arkadaşlık
ilişkileri yok oluyor mesela. Daha “fonksiyonlu” bir arkadaşımız(!) oluyor
yanımızda. Bugün bile ipleri eline almayı bu denli başaran “ileri teknoloji”
gelecek dediğimiz zaman diliminde bu ilişkileri tamamen yok etmeyi de
başaracak. İnsanlar ne tam anlamıyla özleyecekler ne de özlem giderebilecekler.
Daha iki gün önce, arkadaşıyla “canlı(!) görüşme” yaptığı için hafta sonu çay
içme gereği duymayacak o arkadaşıyla mesela.
Böyle
böyle basitleşecek ve yok olacak bu ilişkiler. Bir adım daha atalım derken
zemin biraz daha kaydıracak ayağımızı. Korkarım ki; bir zaman sonra konuşmayı
dahi beceremeyen bir toplum haline geleceğiz. Öylesine makineleşecek ki
beynimiz, anlamak, düşünmek, yazmak imkânsıza yaklaşacak.
Bunun
belirtileri şimdilerde bile öylesine belli ki; edebiyat, felsefe, sanat
basitleşti. Onları anlamayan ve asla anlamayacak olan zihinlerin oyuncağı
haline geldi. Onu asla anlamayacak olan zihinler… Yani bu “ileri teknoloji”
korkarım ki edebiyatın, felsefenin, sanatın, ölümüne sebep olacak.
Düşüncelerimizi,
“gönül rahatlığıyla” paylaşalım diye oluşturulan platformlar sayesinde, hazır
düşünceye alışmış bir toplum çıkacak karşımıza, merakla beklediğimiz o zaman
diliminde. Bizler de, böyle bir topluma, yeni bir “gelecek” daha emanet
edeceğiz. Yani, gitgide bozulan bir zeminin üzerine inşa edeceğiz o zaman
dilimini.
Korkarım
ki; sadece zemini bozuk olan bu zaman diliminin, ileride atılan adımları da
yanlış olacak…