Eser Sıra Numarası: 230214eser34
DİKKAT GELECEK!
Zaman su
gibi akıp giderken insanlar da boş durmuyor.Her gün yeni fikirler, icatlar ve
gelişmeler ortaya çıkıyor.Günlük hayat
teknolojinin hızına zar zor yetişiyor.Teknoloji ise ardına bakmaksızın
ilerliyor.Mesela telefon alıyoruz, bir hafta sonra üst modeli çıkıyor; hd televizyon
alıyoruz, üç boyutlusu çıkıyor.Eee tabi gönlümüz eskisinden geçiyor ve elimize
geçen ilk fırsatta yenisini alıyoruz.Teknoloji bize yeni imkanlar veriyor ama
bizi tüketim çılgınlığına da sürüklüyor.
Yıllarca
bünyesinde yaşayanları sindiren ve onları gelecekteki misafirleri için enerji
kaynaklarına dönüştüren Dünya bizim
tüketim hızımızla baş edemiyor.Neredeyse yüz yıldır kullanılan ve yerine yeni
kaynaklar aranan petrol ise tükenmek üzere.Dünya'nın milyarlarca yıldır
bünyesinde biriktirdiği enerjiyi çabucak
bitirip yerine yenilerini arıyoruz.Bunu yaparken de sadece enerjiyi elde etmeye
odaklanıyor ve güzelim doğayı
mahvediyoruz.Dünya'nın gelecek misafirleri için ayırdığı enerjiyi hem
sömürüyor hem de onu yaşanmaz bir hale getiriyoruz.Artık teknolojiye o kadar
bağımlı hale gelmişiz ki petrol benzeri kaynakları su gibi yüceltiyoruz.Suya
ise hep varolacakmış gibi muamele ediyoruz.Malesef onların tükenebilirliğini
hesaba katmıyoruz.
Yaşlı
insanlar uzun bir süre yaşıyor , bebek ölümleri olmuyor , gençler ise birçok imkana sahip! Herkesin
hayalindeki yaşam bu olabilir fakat her yazın bir güzü vardır.Sağlık alanındaki
gelişmeler ile nüfusta patlamalar yaşanıyor.Uzmanlar gelecek 50 yılda insanlar
Dünya'ya sığmayacak ve Ay'da koloni kurulacak diyorlar.Ay'da koloni kurulması
muhtemeldir ancak sebebinin nüfus artışından çok yaşanmaz hale gelen Dünya olacağını
düşünüyorum.
Sağlık
imkanları artıyor fakat dönemin yeni getirilerinin yeni götürüleri
oluyor.Radyasyon ,küresel ısınma , sera etkisi ve kimyasal atıklar sonucu mahvolan doğa...Doğanın bir parçası olan
insanın ise bunlardan etkilenmesi imkansız! Eskiden binlerce ölümlere sebep
olan hastalıkları şimdi haplarla ve aşılarla engelleyebildiğimiz doğru.Fakat
insanın en büyük düşmanı kendisi olduğu sürece başından dert eksik olur mu! Örneğin
kendi imalatımız kanser.
Yaptıklarımızdan yeteri kadar sakınmıyoruz ki sonucu da belli.Radyasyon
deposu telefonu elimizden düşürmeyip , televizyon karşısında da bol bol zararlı
ışın alıyoruz.Sadece bedenimize değil ruhumuza da zarar veriyoruz.Saatlerce
bilgisayar ve televizyonun karşısında oturuyor, sosyal hayatımıza ve insanlarla
iletişimimize zararlar veriyoruz.Böyle giderse aile, arkadaş,
iletişim gibi kavramlar kalmayacak ve yerini sanal alem dolduracak.
1. Dünya Savaşı'nın sebeplerini hepimiz biliriz.Ham
madde kaynaklarına sahip olma , yeni sömürgeler bulma ve diğer
bahaneler.Arabaların daha henüz yaygınlaşmadığı, elektriğin günlük hayata yerleşemediği bir dönemde bile
binlerce insanın hayatına sebep olan bir savaş çıktıysa gelecek için barış vaat
etmek çok zor.Güçlü devletlerin birbirleriyle liderlik için mücadele ettiği bu
savaşlarda arada diğer devletler de kaynıyor ve sonucunda binlerce kişi
hayatını kaybediyor.İnsanları ileri refah düzeyine eriştirmek için yine
insanlar ölüyor.Eldeki kaynaklar biter ve yenileri için mücadele yapılır.Ben bu
kısır döngünün sürekli devam edeceğini düşünüyorum.Ne zaman ki kaynaklar bitip
insanoğlu doğaya verdiği zararın büyüklüğünü görür fakat iş işten geçmiş
olur.Kendimize çeki düzen vermezsek gelecekte bize hizmet eden gelişmiş
robotları değil, savaşı, yıkımı ve felaketi buluruz!