Eser Sıra Numarası: 210214eser12
DAMLALAR ÖLÜMÜME
Yağmur yağıyor bugün.Gergin tenime, güçlü bakışlarıma ve kendimden emin duruşuma, umursamazlığıma,
asiliğime. Duymazdan geliyorum saat tik-taklarını.Ama bundan belki 50 belki 60
yıl sonra gene yağmur yağacak. Her saat tiki gitmek her saat takı geri gelmek
olacak. Bundan belki 50 belki 60 yıl sonra televizyondaki izdivaç programlarını
seyrederken gizlemeye çalışacağım ölüm korkumu. Kimse bilmesin diye bilip
dayanıksız olduğumu düşünmesin diye.Bundan belki 50 belki 60 yıl sonra radyoyu
açacağım evdeki sessizliği bastırmak için. Mutlak ve aşılamaz korkularla
sarsılacağım.Karanlık, rüzgârın sesi ve şimşek, kocamın horultusu,
huzursuzluğun ayak sesleri. Bundan belki 50 belki 60 yıl sonra vücudum öylesine
yorulmuş olacak ki bir daha kalkmamak üzere yatacak her uykusuna.Gece doğmadan
yatacak; gün ağarmadan kalkacağım. Henüz kimse kalkmamışken kahvaltıyı
hazırlayacak ve çaydanlık ıslık çalana kadar bekleyeceğim çayın olmasını.
Yıkadığım otlar çöpe gitmesin diye doymuş olsam da yiyeceğim onları. Sonra
ellerim sanki yıllardan yeterince nasibini almamış gibi bulaşıkları ellerimle
yıkayacağım iyice buruşsunlar diye.
Ölüm bir süre daha uzak dursun diye avuç avuç ilaçlar alacağım.Yıllarla beraber ilaç sayısı da artacak. Bundan belki 50 belki 60 yıl sonra o kadar asabi olacağım ki arkadaşlıklarım da bozulacak yavaş yavaş. Herkesin bir kusurunu bir açığını bulmak için çabalayacağım.Kalan bir kaç kişiyle de Ahmet Bey’in kızının, kocasını neden terk ettiğini tartışacağız. Sanki başka yapacak iş yok gibi. Sanki tek derdimiz o kız gibi.
Bundan belki 60 belki 70 yıl sonra sallanan iskemlede bacaklarımda bir örtüyle uyanacağım yağmurlu güne. Başımı çevirmeye gücüm olmayacak pencereye doğru. Sinirliliğime, agresifliğime ve kambur duruşuma, sessizliğime, ölümü bekleyişime. Bundan belki 60 belki 70 yıl sonra her telefon ölüm getirecek. Etrafımdaki herkesi kaybederken sessizce bekleyeceğim ölümü. Bundan belki 60 belki 70 yıl sonra zorla yedirecekler yemekleri, kemiklerim sayılır olacak. İlaçların sayısı günlerle artacak. Doktorların gözlerini kapatıp başlarını salladıkları hasta olacağım bir gün ben de.Bundan belki 60 belki 70 yıl sonra her yemek Tanrı’yla, her uyku Tanrı’yla olacak. Öylesine çaresiz olacağım ki işlediğim günahlar yüzünden her gün tekrar af dileyeceğim içimden. Sessiz olacak haykırışlarım. Bağırmaya gücüm olmayacak. Bundan belki 60 belki 70 yıl sonra gözlerim görmeyecek uzağı da yakını da. Bulanıklaşacak hayat günden güne. Hayat bulanıklaştıkça kapatmaya daha yakın olacağım gözlerimi. Bundan belki 60 belki 70 yıl sonra ölümden korkmayacağım. Gün be gün hazırlayacağım kendimi yakın olana. Çocuklarım vasiyetimi yazmam için gözlerimin içine bakacaklar biliyorum. Oysa onlara kalacak şey en fazla iki ev bir de arsa. Ölümümü bekleyişlerini bakışlarında göreceğim.
Bundan belki 70 belki 80 yıl sonra iskemlede otururken tuttuğum kumanda yere düşecek. Yağmur yağacak gene.Ölümüme, ölüme, ölüm. O gün huzura kavuşacağım gündür belki 30 yıllık ızdıraptan sonra. Derin nefesimi son kez alıp bırakacağım. O gün her şeyin biteceği ve huzura kavuşacağım gündür.
Belki 50 belki 60 yıl sonra yaşlanmak, her damlayla içime işleyen bir endişedir. Hayatlarının o döneminde geriye dönüp bütün o yaşanmışlıkları, pişmanlıkları, acıları tekrar yaşar yaşlılar. Titreyen elleriyle yardım dilenirler. Dişleri eksik ağızlarıyla haykırmaya çalışır yaşlılar. Duyuramazlar seslerini. Her çığlık her haykırış daha derine gömer onları. Yaşarken gömülür yaşlılar. Her anları topraktandır onların. Bundan belki 50 belki 60 yıl sonra bende parktaki banka ayağını sürüyerek gelmiş yaşlılardan biri olacağım.
Bundan belki 50 belki 60 yıl sonra ben de dizlerimi göğüslerime çekmeye başlayacağım. Anasının karnındaki bebek gibi muhtaç, bundan 70 yıl sonra öleceğim.
Yağmur yağıyor...Bir mektup gibi gelmesini bekliyorum ölümün…
Ölüm bir süre daha uzak dursun diye avuç avuç ilaçlar alacağım.Yıllarla beraber ilaç sayısı da artacak. Bundan belki 50 belki 60 yıl sonra o kadar asabi olacağım ki arkadaşlıklarım da bozulacak yavaş yavaş. Herkesin bir kusurunu bir açığını bulmak için çabalayacağım.Kalan bir kaç kişiyle de Ahmet Bey’in kızının, kocasını neden terk ettiğini tartışacağız. Sanki başka yapacak iş yok gibi. Sanki tek derdimiz o kız gibi.
Bundan belki 60 belki 70 yıl sonra sallanan iskemlede bacaklarımda bir örtüyle uyanacağım yağmurlu güne. Başımı çevirmeye gücüm olmayacak pencereye doğru. Sinirliliğime, agresifliğime ve kambur duruşuma, sessizliğime, ölümü bekleyişime. Bundan belki 60 belki 70 yıl sonra her telefon ölüm getirecek. Etrafımdaki herkesi kaybederken sessizce bekleyeceğim ölümü. Bundan belki 60 belki 70 yıl sonra zorla yedirecekler yemekleri, kemiklerim sayılır olacak. İlaçların sayısı günlerle artacak. Doktorların gözlerini kapatıp başlarını salladıkları hasta olacağım bir gün ben de.Bundan belki 60 belki 70 yıl sonra her yemek Tanrı’yla, her uyku Tanrı’yla olacak. Öylesine çaresiz olacağım ki işlediğim günahlar yüzünden her gün tekrar af dileyeceğim içimden. Sessiz olacak haykırışlarım. Bağırmaya gücüm olmayacak. Bundan belki 60 belki 70 yıl sonra gözlerim görmeyecek uzağı da yakını da. Bulanıklaşacak hayat günden güne. Hayat bulanıklaştıkça kapatmaya daha yakın olacağım gözlerimi. Bundan belki 60 belki 70 yıl sonra ölümden korkmayacağım. Gün be gün hazırlayacağım kendimi yakın olana. Çocuklarım vasiyetimi yazmam için gözlerimin içine bakacaklar biliyorum. Oysa onlara kalacak şey en fazla iki ev bir de arsa. Ölümümü bekleyişlerini bakışlarında göreceğim.
Bundan belki 70 belki 80 yıl sonra iskemlede otururken tuttuğum kumanda yere düşecek. Yağmur yağacak gene.Ölümüme, ölüme, ölüm. O gün huzura kavuşacağım gündür belki 30 yıllık ızdıraptan sonra. Derin nefesimi son kez alıp bırakacağım. O gün her şeyin biteceği ve huzura kavuşacağım gündür.
Belki 50 belki 60 yıl sonra yaşlanmak, her damlayla içime işleyen bir endişedir. Hayatlarının o döneminde geriye dönüp bütün o yaşanmışlıkları, pişmanlıkları, acıları tekrar yaşar yaşlılar. Titreyen elleriyle yardım dilenirler. Dişleri eksik ağızlarıyla haykırmaya çalışır yaşlılar. Duyuramazlar seslerini. Her çığlık her haykırış daha derine gömer onları. Yaşarken gömülür yaşlılar. Her anları topraktandır onların. Bundan belki 50 belki 60 yıl sonra bende parktaki banka ayağını sürüyerek gelmiş yaşlılardan biri olacağım.
Bundan belki 50 belki 60 yıl sonra ben de dizlerimi göğüslerime çekmeye başlayacağım. Anasının karnındaki bebek gibi muhtaç, bundan 70 yıl sonra öleceğim.
Yağmur yağıyor...Bir mektup gibi gelmesini bekliyorum ölümün…